Monimax ile “Puzzle tamam!”

Global antikoksidiyal pazarındaki gelişmeler hakkında neler söyleyebilirsiniz? Türkiye, dünya ile karşılaştırıldığında, ürün çeşitliliği, temin edilebilirlik ve tercih edilebilirlik açısından sizce nasıl bir noktada?

Dünyaca ünlü sektörel bir derginin 2020 ilk çeyreğinde yaptığı ankette, kanatlı üretiminde verimliliği en çok etkileyen hastalıkların belirtilmesi istenmiştir. Anket sonucunda, koksidiyozisin, entansif kanatlı yetiştiriciliğinin en önemli ilk üç problemi içindeki yerini koruduğu görülmektedir. Türkiye’de de aynı sıralamanın geçerli olduğunu görmekteyiz.

Global ölçekte koksidiyozis nedeniyle meydana gelen yıllık ekonomik kaybın 3 milyar $ olduğu göz önünde bulundurulursa, antikoksidiyallerin üretimde karlılığı en üst noktaya taşıma iddiasındaki yem katkılar içerisinde en güçlüsü ve verimli bir kanatlı yetiştiriciliğinin olmazsa olmazı olduğunu söyleyebiliriz. Antikoksidiyaller/koksidiyostatlar sadece Eimeria türleri üzerine etkinlikleri açısından değil, koksidiyozisin bağırsak sağlığına olumsuz etkilerine karşı da önemli bir araçtır. Bu anlamda antikoksidiyal kullanımı daha önemli hale gelmiştir.

Türkiye kanatlı sektöründe kullanılan koksidiyostatlar, Bakanlığımızın yem katkı mevzuatında AB müktesebatını takibi neticesinde, Markaya özgü Ruhsata (BSA) sahip, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) onaylı ürünlerden oluşmaktadır. Ülkemizin kullanılan yem katkıları konusunda AB mevzuatını takip ediyor olması, pazara yüksek kaliteli ürün tedarik edilmesi ve sektörün güvenle üretim yapabilmesi avantajını sağlamaktadır. Huvepharma ’nın en önemli üstünlüğü ise AB gibi denetim mekanizması güçlü bir mercii tarafından onaylanmış en geniş ürün skalasına sahip olup, üretimini AB sınırları içinde yapıyor olmasıdır. Üretim merkezimizin hemen yanı başımızda olması, ürünlerimizin taze ve hızlı temini anlamında önemli lojistik avantaj sağlıyor. Türkiye’de var olan antikoksidiyal ürün skalası, ihtiyacı karşılayabilecek çeşitlilik ve kaliteye sahiptir. Yem katkı ürünlerinin dışında broylerde niş sayılabilecek aşı ve bitkisel ürünler de mevcuttur.

Huvepharma ’nın antikoksidiyal ürün skalasından ana hatlarıyla bahsedebilir misiniz?

Huvepharma’nın uzun yıllardan bu yana en tecrübeli olduğu konulardan biri koksidiyozisle mücadele, hatta bununla ilgili bir sloganımız da var: “Koksidiyozisle mücadele DNA’mızda var!.” 1950’li yıllardan itibaren keşfedilen antikoksidiyal moleküller arasından bilimsel açıdan ve saha gerçeklikleriyle denenip değerlendirilmiş en güçlü etken maddeleri bünyemizde barındırıyoruz. AB pazarı dışında da oldukça yoğun kullanılan etken maddelerimiz var ve hepsinin ortak özelliği, özetle etkinlik ve kalite. Etken madde kalitesi bir ürünün etkinliğini belirleyen tek faktör değildir.  Üretim teknolojisi de en az etken madde kadar kritiktir. Pazardaki diğer ürünlerin aksine tüm antikoksidiyallerimizin mikrogranül yapıda olması, ürünlere mükemmel partikül boyutu sağlayarak, yemin içinde homojen karışım ve etken maddelerin eşit miktarda dağılımına olanak tanır. Geniş ürün skalasına sahip olmanın avantajı ise tek bir koksidiyostatın sahada yıllarca kullanımının önüne geçerek rotasyon imkanı sunabilmeniz. Yani dönem dönem değişimlere gidilmesini önererek hastalık baskısına karşı maksimum etkiyi garanti altına almaktır. Huvepharma Türkiye olarak AB ruhsatlı iki adet kimyasal (Coxiril ve Huvepharma Halofuginon), iki adet iyonofor (Sacox  ve Coxidin) ürünümüz bulunmaktaydı. AB ruhsatını yeni alan kombinasyon ürünümüz Monimax’ın portföyümüze katılmasıyla birlikte, şimdi toplamda beş farklı ürün ile sektörümüzün yanında yer almaktayız.